Memik Kibarkaya (23.05 -01.06.)
1950
doğumluyum, Fırat Üniversitesi Veteriner fakültesi mezunuyum.
Mesleğim gereği doğanın içinde olmam belki de doğamda resim yapma eğilimi
olsa gerek! Resim yapıyorum, yapmanın ötesinde bir günde hiç ayrılmadan
uğraşıyorum tabii ilhama bağlı. Bazen de günlerce aklıma bile düşmüyor.
Etkilenmek önemli benim için, çok sıkıldığım zamanlar resim yapıyorum, yani
dünyadaki çevredeki
olumsuzluklar etkiliyor beni. Bu da bir kaçış sanırım, tüm ressamlar gibi.
F. Mualla polisten, Goya kraldan, V. van Gogh dünyadan kaçmak için uğraşmış.
Bazı sanatçılar istiridyeye benzermiş, kabuğuna kum kaçtığı zaman ondan
kurtulmak için inciyi dokurmuş, sanırım en doğrusu bu.
Piserro Nazilerden korkarmış o nedenle resme sığınmış.
Orta
çağın Avrupalı ressamları kiliseden ve papazlardan korkup sürekli dinsel
konuları kilise duvarlarına resmetmesi gibi. Bir gün bir duvarda resim
gördüm, içim ürperdi, sonradan öğrendim van Gogh’ muş. Günlerce kopyasını
yaptım. Beni en çok etkiliyen ressamlar C. Monet, I. Calli, Renoir. Diğer
tüm empresyonistler gibi hiç ders almadım. Resimlerim biraz sıra dışı,
yapılışı da yağlı pastel, resmi parmaklarımla ya da kağıdım küçük, resim
bazen büyüyor, o zaman kağıdı birbirine ekleyerek resmi büyütüyorum. Bu da
benim kalıp içine sığmamam ya da özgür olmamdan kaynaklanıyor.
Ders
almayışım, resmi büyütmem aslında özgür davranışımdır. 30 yıldır sergi
açıyorum kimi övüyor kimi yerin dibine geçiriyor, beni bunlar etkilemiyor.
Genelde alaylı olmayı sevdim galiba, çünkü Aşık Veysel’de alaylıydı. Adına
bugün akademiler kurulması gerekenlerdir.
Aşık Mahsuni gibi ben buyum.
Yoruma açığım, saygılar...
|